YeniAnayasa

YeniAnayasa

12 Nisan 2015 Pazar

Hazreti Peygamber'in takipçisi olmak, onun ayak izlerinin takipçisi olmak, onun ayak izlerinin tozunun toprağı olmak, hepimize en büyük şereftir 13 Nisan 2015 09:10 İSTANBUL


"Hazreti Peygamber'in ayak izinin tozu olmak şereftir"

  13 Nisan 2015 09:10 İSTANBUL

Başbakan Davutoğlu,

 "Hazreti Peygamber'in takipçisi olmak, onun ayak izlerinin takipçisi olmak, onun ayak izlerinin tozunun toprağı olmak, hepimize en büyük şereftir. 

Bundan daha büyük bir şeref olamaz"

 dedi.


Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cemal Reşit Rey Kongre Merkezi'ndeki Meridyen Derneği Kutlu Doğum Haftası Programı-Mevlid-i Şerif Programı ile 6. Hadis ve Siret Araştırmaları Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, eleştiri ile hakaretin birbirine karıştığı, inançlara saygının ciddi şekilde zarar gördüğü bir dönemde herkese düşen görevin hakikati en yüksek sesle haykırmak olduğunu söyledi. 

Hazreti Peygamber'in karanlıklar içerisinde, cahiliyede, hakikati en gür sesle haykırarak insanlık tarihini değiştiren ulu bir önder olduğunu hatırlatan Davutoğlu, "Onun takipçisi olmak, onun ayak izlerinin takipçisi olmak, onun ayak izlerinin tozunun toprağı olmak, hepimize en büyük şereftir. Bundan daha büyük bir şeref olamaz" dedi.

İslam Medeniyeti'nin diğer medeniyetlerden en önemli farkının bizatihi Medine'ye sahip olması olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Hristiyanlığın hiçbir zaman Medine'si olmadı. Ne Hazreti İsa döneminde ne sonraki havarilerin tebliğ döneminde. Bizatihi Medine'ye sahip olmak, tamamıyla Hazreti Peygamber'in öğrettiğiyle Medine'yi inşa etmiş olmak, İslam Medeniyeti'nin alametifarikasıdır."
Hazreti Peygamber'in hayatı kadar hiç kimsenin hayatının kayda geçirilmediğine işaret eden Davutoğlu, "Hazreti Peygamber'in neredeyse günlüğünü çıkaracak kadar onun hayatına vakıfız. Burada da Hazreti Peygamber'in önemli bir farkını siyer ve hadis çalışmaları, insanlık tarihi içindeki özel konumunu görüyoruz" dedi.

"Yanlış tanıtma çabasının ürünü"

Davutoğlu, Hazreti Muhammed'in "sıhhat referansı" olarak yaklaşılması gerekirken çok yanlış tanıtıldığını anlattı.

İnsanlığın, kendi sorunlarına deva olacak bir kaynaktan mahrum bırakıldığına dikkati çeken Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İslamofobya dediğimiz şey, aslında bütün bu cahiliye adetlerine karşı hazreti Peygamberin inşa ettiği ben idrakinin bugün tam da ihtiyaç hissedildiği bir dönemde hakim düzenlerin, anlayışların, oryantalist yaklaşımların kendi egemen dünyalarını korumak için Hazreti Peygamber'e dönük olarak bir algı operasyonuyla yanlış tanıtma çabasının ürünüdür. Çünkü korkuyorlar. Eğer bir gün Hazreti Peygamber hakkıyla tanınır ve bilinirse, işte o zaman onların kurdukları adaletsiz düzenin sonu gelir."

Güç sahibi olmanın imtihanının, Hazreti Peygamber'in Medine'deki güzide hayatında sergilediği örnekle aşılabileceğini belirten Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Fakirken, güçsüzken bazı imtihanları aşmak daha kolay oluyor, bazı çileleri çekmek bazen insana daha huzur veriyor.
 Ama esas imtihan, mal sahibi olan zenginin, ilim sahibi olan alimin, güç sahibi olan devlet adamının imtihanıdır. 
Yine devlet adamları için bizler için, Elhamdülillah ki örnek alacağımız bir Resulümüz var.
 Medine'de nasıl davrandığını gözleyerek, hiçbir güce karşı boyun eğmeyen ama kendi gücüne de tabi olmayan, kendi gücünü putlaştırmayan bir örneği görmüş olmak, bizim için en büyük nimettir."