Vesayet rejiminin Kürtlere reva gördüğü birçok zulmün yanında, ret
ve asimilasyon politikalarının trajik zirvesi, Türkçe sözlüklere
yansıyacak kadar müstehzi hale gelen “Kürtlerin, dağ Türk’ü” olduğu
tarifiydi.
‘Ret, inkar ve asimilasyon’ üçlüsünü aynı anda hayata
geçirmenin de en kestirme yolunu ifade eden bu ‘tarifin’, hakaret
ederken yaslandığı zemin, büyük ölçüde
‘Kürtlerin akılsız bir nesne’
olduğu varsayımına dayanıyordu.
BDP’nin
kapatılıp HDP’nin ve DBP’nin kurulmasıyla birlikte, vesayet rejiminin
‘ret, inkar ve asimilasyon’ yaklaşımının ilginç bir siyasal tenasüh ile
yeniden arz-ı endam etmeye başladığını görür olduk.
Öncelikle,
BDP’ye oy verenlerin ne düşündüğünü zerre umursamadan, en tepe elitler
nezdinde hayata geçirilen bir siyasi mühendislikle parti kapatılıp, yeni
bir isimle HDP olarak seçmenin karşısına çıkıldı. Kürtler için en
doğrusunu düşünüp karar verme makamında olduğuna kanaat getirenler, bu
yeni partinin ne olacağını ve nasıl bir kimlik edineceğini de çoktan
tayin etmişlerdi.
- Yazarın Önceki Yazıları
- Yeni Türkiye Sözleşmesi ( 16.04.2015 )
- HDP ve Türkiye partisi olmak ( 14.04.2015 )
- 7 Nisan tablosu ( 11.04.2015 )
- Gerilim kime yarıyor? ( 09.04.2015 )
- 2002 devrimi ve AK Parti ( 07.04.2015 )
- 2002 Devrimi ve Erdoğan ( 04.04.2015 )
- Yeni CHP ve şiddet ( 02.04.2015 )
- 2002: Devrim mi, değişim mi? ( 31.03.2015 )
- Yemen kimin krizi? ( 28.03.2015 )